1 Aralık 2014 Pazartesi

Ketojenik Beslenme Denince...


*Hayatıma dokunan insanlardan Pınar'a ithafen...


Kendisini Instagram'da tanıdığımda 2014 yazıydı...

2012-2013 yıllarında azim ve çabayla verdiğim 30'a yakın kilonun tamamını geri almama az kalmıştı.

Kardeşimin düğünü yaklaşmış, ben yine çabucak kilo verdirecek bir mucize peşinde Dukan'a takılmış, Instagram'da bir sürü Dukan hesabını takibe almıştım ki; nereden yolum kesiştiyse, Pınar'ı buldum "tesadüfen (!)"

Okudum günlerce yazdıklarını, sorular sordum özellikle Ketojenik Beslenme ile ilgili... "Keton oluşumu" kavramına yabancı değildim, 2012 yılında doktor kontrolünde yaptığım beslenme sisteminde adını ilk kez duyduğum bu "şey"in tekrar karşıma çıkması ilgimi çekmişti.

Lakin şimdi sağlıklı beslenmeyi düşünecek vakit değildi, düğün yaklaşmıştı; Dukan'a devam ettim. Hedef günü atlatıp, bir süre eski tas eski hamam beslenmeye devam ettikten sonra; yorgun, bıkkın, kızgın bir ruh durumunda tekrar geldim IG'a ve bu sefer "arayıp buldum" Pınar'ı...

O gün bugündür; ne zaman yolda tökezleyip başa dönsem rotam onun sayfası. Ne çok öğrendim yazdıklarından. IG hesabı bir yana, blogu da var dolu dolu... Bugün, aylar sonra buraya bir yazıyla dönmemin sebebi de, o blogdaki bir yazı: “neden ve ne zaman saglikli beslenmeye basladim?" (orjinal yazı için << tık tık >>)

Çok tanıdık, bildik geldi yazdıkları. Eminim pek çoğunuz için de öyledir. Buraya taşımak istedim; örnek osun, motivasyon olsun diye...

Buyurun:

“neden ve ne zaman saglikli beslenmeye basladiniz?” bu konuda cok soru aldim ama buna verilecek cok kesin bir cevabim yok. birkac olay var belki gozumu acan, birkac da insan. esimle eski yasadigimiz fremantle’da eski bir hapishane turuna katilmistik ve dimdik 50 basamakli bir merdivenden inmemiz gerekti, fiziksel olarak cok zorlanmistim. aylar sonra sydney’de su unlu harbour koprusunu tirmanmistik ve tepeye ciktigimizda nefes nefeseydim, cekilen hatira fotografinda kipkirmiziyim. bir sene sonra hindistan’da bir deniz fenerine 90 derece merdivenle tirmanirken kendimi zor tasimistim, onumdeki 70 yaslarinda uc rahibe kosarak cikiyordu oysa. gunluk hayatta belki cok farketmiyoruz sagligimizin optimal olmamasinin ya da fazladan tasidigimiz yuklerin bize etkisini ama fiziksel tum aktivitelerde kendini gosteriyor oysa. bir de insanlar var, dubai’ye gezmeye gelen bir tanidigimla bir restoranda bulustugumuzda “ne yiyeceksin?” diye sordugunda ac olmadigimi soylemistim, “ye ye birseyler, sen bayagi yiyorsun belli” demisti. giyecek birseyim yok diye burada geleneksel bir arap dugunune katilmamistim, fotograflardan kacmak, sosyal ortamlardan uzak durmak olagan olmustu. yani hem fiziksel goruntu, hem de saglik olarak hissediyordum yanlista oldugumu, bir yerlerden baslamam gerektigini. eger fazla kilonuz varsa insanlar – ozellikle kadinlar- bunu size hic unutturmuyor zaten ancak bu sadece kendi milletimden aldigim, asla yabanci birinden duymadigim bir tepki. bizim insanimizin “sen kilo mu aldin?” diye direkt sorularina da “kilo sana yakisti” seklinde yalan iltifatlarina da, yemek yerken ki igneleyici bakislarina da hepimiz denk gelmisizdir eminim. kiyafetler unutturmuyor ayni sekilde, “sana artik olmuyorum” diyip dolabin arkalarina saklaniyorlar. ayna yine hatirlatiyor, siz gormek istemeseniz de. bence ki hatali olabilirim ama kilosuyla gercekten barisik sisman insan yok, ya cok guclu bir kendini ya da etrafini kandirmayla, ya sahte bir kendine guvenle ya da rol yapiyor herkes, insanlardan koruyor kendini. ama bence asil ve onemli uyariyi, digerlerinden cok daha sessizce yapsa bile vucudunuz yapiyor. nefes nefese kaliyor, zor uyaniyor, zor uyuyor, yerinden kalkmak istemiyor, agriyor, sizliyor, sizi zor tasiyor, kabiz oluyor, cildinizi bozuyor. bunlari onemsemediginizde daha buyuk uyarilar gonderiyor ve en son alarm zilleri caldiginda cok gec oluyor. bu hastalik da olabilir, tartida 100u gecen rakamlar da, sosyal bir ortamda sizi yerle bir eden bir diyalog da. ben bunlari gormeden yari yoldan donebilmeyi nasil saglikli olabilirim, merdivenleri zorlanmadan nasil alt eder, motorda esimin arkasina oflayarak degil ziplayarak nasil atlayabilirim diye dusunup, zayifligi degil sagligi hedefleyerek basardim. “nasil 34 beden olurum?” degil “nasil saglikla yasayip yaslanabilirim?” diye dusundum. 20 yasinda guzel kadinlara hic hayran olmamisimdir mesela ama 50 yasinda hala gencliginin isiltisini koruyabilen kadinlara donup donup tekrar bakarim, hatta gidip yanlarina ne kadar guzel olduklarini dusundugumu soylerim. seneler once dubrovnik’te kano yaparken 60 kiloluk kanosunu alip basinin ustune kaldiran 40li yaslarinda bir kadin gormustum ve benim gibi skolyoz ameliyati olmustu ya da belcika’da 80 yasinda hizla bisiklet suren teyzeyle tanismistim. o kadinlar gibi olmak isterim yas aldigimda da. bunun yolunun da kendime iyi bakmaktan gectigini, bizim milletimizde olmayan saglikli yemek ve hareket etmek aliskanliginin 50lerimde hastaliklarin basgostermesi ,60larimda ilac torbasi sahibi olmak, 70lerimde yerimden zor kalkmak demek oldugunu, bu bahsettigim yabanci kadinlar gibi saglikla parlamak istiyorsam tartiyi degil hissettiklerimi onemsemem gerektigini farkettim. sonrasi malum, binlerce sayfa kitap, binlerce internet sitesi, saatler suren podcastler, durmadan, yorulmadan okumak, arastirmak. beslenmemin %90ini tertemiz tutarak kalan %10u araliklarla, pisman olmadan keyifle degerlendirmek, hareket etmek, anilar biriktirmek, cok gezmek ve enerjimi sadece guzel seylere harcamakla ve tabi ki Allah’in da hastaliklari uzak tutmasi icin ettigim dualarla saglikli, uzun, temiz bir omur. nasil ve neden basladigim boyle, sebebim ve hedefim her zaman oncelikle saglik. eger okuduklariniz size de motive ederse ne mutlu bana…"

kaynak: https://pinoeatshealthy.wordpress.com/2016/09/05/neden-ve-ne-zaman-saglikli-beslenmeye-basladim/

Yorgundum, bıkkındım, kızgındım kendime... Ruhsal yönden bezgindim; artık yeni diyetler deniyecek, emekle ve zahmetle katettiğim yollarda tekrar ve tekrar başa dönecek tâkâtim kalmamıştı. Fiziksel olarak ise kondisyonum yerlerdeydi! Değil merdiven çıkmak, düz yolda hızlı yürüdüğümde bile nefes nefese kalıyordum. Yüksekçe bir araca binmek de, inmek de zorluyordu... 50 olmama 3 yıl kalmıştı ama vücudumun performansı +30 gösteriyordu!

Bu böyle gitmeyecek, belliydi de ne yapacaktım!

Tekrar gömüldüm internete, sosyal medyaya ama bu sefer "şok diyetler" değil, daha başka bir şeydi aradığım. Kalıcı olsun, süre koymayayım...

Devamı sonraki postlarda...

Hiç yorum yok: