2 Mart 2012 Cuma
Etkinliğimiz bitti ! Katılan adresler burada...
Sevgili arkadaşlar; 1 Mart "Hafifliyorum 1: Diyet Geçmişim" etkinliğimiz, dün yayınlanan yazılarla gerçekleşti. Katılan, katılmayan, niyet eden ama zaman veya başka bir sebeple katılamayan herkese teşekkür ederim.
Aşağıda, katılan bloglarda yayınlanan yazıların adresleri var. Eminim her bir yazı, hepimizi farklı yakalayacak... Okuduğumuzda kendimizden pek çok şey bulacağız ve farketmediğimiz / farkedemediğimiz hatalarımız için de bize ayna tutacak...
Kim bilir, belki de "yeni bir diyet, yeni bir yöntem arayışında" olan birisi, Aysel'in yazdığı cümleyle kendine gelecek: "Mucize diyet diye bir şey yoktur!" Ayrıca mucize vaadeden yan yöntemlerden ve hele de ilaçlardan kesinlikle uzak durulması gerektiğinin altını da hep birlikte, bir kez daha çizmiş oluyoruz...
Sonuç olarak; zayıflamak isteyen 1 kişi bile, yazılanları okuduktan sonra atacağı adımlarla ilgili tekrar düşünse, etkinliğimiz amacına ulaşmış demektir...
Buyrun yazılara ...
"Aysel'in Günlüğü" blogundaki yazıya ulaşmak için >> buraya tık
"diyetgunlugum" blogundaki yazıya ulaşmak için >> buraya tık
"Asortik Kuzu" blogundaki yazıya ulaşmak için >> buraya tık
"diyetgunlugumdotnet" blogundaki yazıya ulaşmak için >> buraya tık
"Ömur biter, diyet bitmez" blogundaki yazıya ulaşmak için >> buraya tık
"Umut her zaman var" blogundaki yazıya ulaşmak için >> buraya tık
"Terazi" blogundaki yazıya ulaşmak için >> buraya tık
* * *
Dün eski blogumu karıştırırken -ki yazılarımın 2/3'ü hâlâ buraya aktarılmamakta inat ediyor- postlarımın içinde karşıma çıkan aşağıdaki yazıyı paylaşarak bitireyim:
"01.02.2007
... 13 yaşlarındayken, bayram için alış-verişe gittiğimiz mağazadaki tezgâhtar kızla yengem arasındaki konuşmayı hayal-meyal (yaşım da çok küçük değilmiş ama bilinçaltım derinlere itmek istediği için olsa gerek) hatırlıyorum. Bedenime göre, yaşıtlarımın reyonundan bir şeyler uyduramadığımızı, yengemin kilomla ilgili bir şeyler söylediğini; tezgâhtar kızın da:” Olsun, daha yaşı küçük, aklı erince dikkât eder…” dediğini hatırlıyorum.
Ama hayır! Aklım erince de zayıflayamadım. Ha, evet, dikkat etmeye çalıştım ama hiçbir zaman incecik olamadım. Hep “balık etinde”!(çiroz değil ama torik!!!)
Her –bence- önemli olaydan önce sıkı bir rejime girer, istediğime yakın ölçülere iner, sonra başladığım noktanın da üzerine çıkarak devam ederdim..Üniversiteyi kazandıktan sonraki ilk 1 ayda ve evlendikten sonraki ilk 2-3 ayda aldığım +10’lar, en çabuk kilo depoladığım dönemler oldu. Her çocuktan sonra kalan +10’ar kilolar, yo-yo rejimlerle gitti gitti geldi…
Aralık 2005’e kadar, kesinlikle diyetisyenden yardım almayı reddettim. Çünkü onlardan öğrenecek çok fazla bir şeyim olduğuna inanmıyordum. Diyet konusunda o kadar çok okumuş, o kadar fazla materyal biriktirmiştim ki; neredeyse ben artık bir kitap yazacak hâle gelmiştim. Ama bu bilgilerin bana kalıcı fayda sağlamadığını tahmin ediyorsunuzdur. 103 kiloyu gördüğümde çocuklarımın sünnet düğününe aylar vardı. Evet; son bireysel diyetime başladım ve bu süreçte uyguladığım “İsveç Diyeti, Lahana Diyeti, Amerikan Kalp Vakfı Diyeti, 2 Günlük Şok Diyetler, Kuşhan Diyeti, South Beach Diyeti,vs…” ile 7 ayda 85 kiloya indiğimde çok mutlu ve gururluydum. İşte yine başarmıştım!
Yaklaşık 1 sene sonra, tekrar 101 kg. olduğum Aralık 2005’te diyetisyene gitmeye karar verdim. Çünkü artık sağlık sorunlarım çıkmaya başlamıştı ve bir profesyonele ihtiyacım vardı! İlk randevuda – ukalalık için söylemiyorum- bana bilmediğim hiçbir şey söylemedi, hiçbir mucize formül de vermedi. Üstelik daha evvel duyduğum “diyetisyenler istediğin şeyleri yazıyor diyet listene, istediklerini yiyerek zayıflıyorsun” sözü de benim için gerçek olmadı, ben O’nun istediği listeyi uyguladım. Ama bana 3 şey kattı ki, bunun için kendisine teşekkür ederim. Bunlar yine duyduğum, okuduğum ama uygulayamadığım şeylerdi:
1- Düzenli aralıklarla (2,5-3 saatte bir) yemek *
* (ara öğün kavramı hâlen yüksek oranda kabul görse de, son zamanlarda sadece 3 öğün yenmesi de bazı otoritelerce önerilmekte; bu da benim gibilerin zaten karışık kafasını iyice karman çorman yapmakta...)
2- Bilinçli ve Besin Gruplarını bilerek yemek
3- Değişim Listeleri sayesinde, bunu yaşam tarzı hâline getirmek.
Bunları hepimiz biliyoruz, di mi? İşte bunları uygulayarak, haftada ortalama yarımşar kilo (ki bol bol kaçamaklarım oluyordu) verdim. Haziran 2006’da 88’ i gördüm ve o kiloda 4 ay kaldım. Ramazan sonlarında ise, büyü bozuldu ve ben Kasım-Ocak arasında yaklaşık 8-10 kiloyu başarıyla geri alarak, 1. Diyetisyen Dönemimi kapattım!!!
vs..vs..vs. . . (diye yazdıktan sonra diyorum ki;)
Kıssadan hisse; “mucize”/ “şok” laflarını duyunca kaçın, “İşin sırrı dengede” ve bu dengeyi kuracak ve sürdürecek sizsiniz ...
Sevgilerimle "
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder