10 Ocak 2007 Çarşamba

haftayı ortaladık

Herkese günaydınnnnnn!!! Dün benim biraz dipte olduğum bir gündü..Akşam eve geldiğimde canım annem, bana bu yazıyı göstererek biraz olsun gülümsememi sağladı.(Bu ara çok yoğun olduğum için, sağolsun annecim bizde kalıyor).
Çok güzel bir gün olsun diye, ben de güne bu yazıyla başlayalım istedim...




İlişki var, aşk yok



"ÖLDÜREN Cazibe."



"Yasak Aşk."



"Dilim Dilim Tehlike."



"Bin Yılın 'Nimet'i nasıl 'Düşman' oldu?"



"Canavar Un Çuvalında!"



"Cevizine Aldanma!"



"Ekmeğim Beyaz Talihim Kara"



"Dost Kılığında Düşman"



"Kim Korkmaz Hain Undan?"



"Yasaklandıkça Çıldırdı!"



Yukarıdakilerin her biri ekmeğin son yıllardaki durumudur.


"Ekmek neydi?" diye hafızasını yoklayanlar çıkacaktır içinizden. O kadar yok oldu hayatımızdan.



Beyaz Türklerin hayatından söz ediyorum elbet. Ve de beyaz ekmekten.



Bu da hayatın ironisi olmalı... Kendi beyaz, ekmeği kara Türkler!



Yalnız hakikaten yasaklandıkça adeta çıldırdı ekmek. Buna "Fırıncılar mücadelesever çıktı" da diyebiliriz. Diyetisyenler "Bir ince dilim kepekli" dedikçe bunlar otuz iki çeşit ekmek daha sürdüler piyasaya.



Hani tersine hiçbir şey yemeyip sırf ekmek yiyesi geliyor insanın. Nefsimiz hiç bu kadar çetin bir sınavdan geçmemişti.



Kimseyi takmayıp "Ben yerim abi" diyenlerin bile işi zorlaştı. "İki ekmek bir süt" deyip çıkamaz oldular. Tamam, ekmek ama hangi ekmek?



* * *



Fakat neyse ki bu diyet işi de misal sıkıyönetim yasağı gibi zaman içerisinde gevşeyen bir şey.



Birkaç sene önce "bir ince dilim kepekli"nin dışındakileri söz olarak bile ağzımıza alamazken, iyi halimizden midir nedir artık, "Arada beyaz ekmek de yemek lazım" diyen diyetisyenler var. Sonra kepeğin yanına tam çavdar, tam buğday falan geldi alternatif olarak. Gerçi kepek ekmeği bunların yanında baklava tadında, ayrı.



Şimdi diyeceksiniz ki "Memleketin derdi ekmek midir?"



Memleketin değil ama Beyaz Türklerin derdi ekmektir.



Daha doğrusu ekmeksizliktir!



Zaten yapılan araştırmalarda da fakirin zenginden daha mutlu olduğu çıkıyor habire. Fakat sebebini kimse araştırmıyor.



Ben tahmin ediyorum ama. Hatta eminim.



Doya doya ekmek yiyememektir sebep.



Durmadan bayramların, dostlukların, aşkların etrafında dönülüyor.



Oysa esas bozulan şey ekmekle ilişkimizdir. Mesela, kaç dilim yediğinizi saymadan kalktığınız oluyor mu hiç sofradan?



Kuru fasulyeyi en son ne zaman suyuna ekmek batıra batıra yediniz?



Menemeni şöyle ekmeğin kabuğuyla sıyırdınız?



Çıtır çıtır yarım ekmeğin içine istediğiniz şeyleri doldurup ısıra ısıra ne zaman yediniz en son?



Taze ekmekle tahin pekmezin tadını da unutmuşsunuzdur.



Beyaz ekmekten bahsediyorum elbet.



Tam buğday ekmeğiyle tadı olmuyor bunların. Doymasına doyuyoruz ama bir şey eksik kalıyor. Hani ilişki var da aşk yok... Onun gibi bir şey.



Ekmekler doygun, lakin biz değiliz.



Nasıl gülsün bu yüzler?


Pakize SUDA psuda@hurriyet.com.tr

5 yorum:

Terazi dedi ki...

Kendi postuna, kendi yorum yazan görülmüş müdür bilmem ama ekmek konusu mühim mevzuu...

Ekmek nimettir. Mazallah yere bir dilim falan düşse,"3 kere öpüp, başa koymazsan, çarpılırsın" denirdi... Tek bir kırıntı kalmayana kadar, parmak ucu masaüstünde "pıt pıt" dolaşırdı (ben bunları hâlâ yapıyorum)..

Benim bu blog serüvenimin ilk başlangıcı da aslında "ekmek" sebebiyledir..Bir gün internette ekmek makinelerini araştırırken, yine tesadüf! tarçın'ın sitesine girmem ve sonrasında da diğer bloglar ve nihayet diyet blogları ile tanışmamdır bu serüvenin basamakları..."Ekmek makinesi n'oldu?" derseniz aldım ve ekmeğimi kendim yapmaya çalışıyorum fırsat buldukça..Genelde diyet modunda olduğum için ve kansızlık problemimden dolayı çavdarlı ekmek pişiriyorum..Amaaa eğer diyet miyet hak getire durumları söz konusu ise; tutmasınlar beni...Cevizlisi, zeytinlisi, tahinlisi, soğanlı fransızı...

Of ben ne yapıyorum ya..kestim tamam..Aslında Pakize Suda'nın yazısını koymamadaki bir diğer neden de; "güya diyet kökenli bir site olacaktı, daha bu konuyla ilgili siftah yazım yok, gülümseyerek konuya da girelim"di ama neredeyse "ters motivasyon" a sebep olacağım...

Öptüm sizi...En iyisi tam buğday :)))

Obezanne dedi ki...

Merhaba, artık Obez Anne ismini kullanmak istemiyorum. O yüzden
http://ayselce.blogspot.com/ adresine taşındım. Eklersen sevinirim.
Aysel.

Terazi dedi ki...

ne demek, seve seve...

renkler dedi ki...

Çocukken ekmeği hiç sevmez ve yemezdim, sadece köy ekmeğini (Dedem Pamukovadan getirtirdi) kızartırdı annem, üstüne tereyağ ve yumuşak beyaz peynir bayılırdım. Nedense tüm büyükler yemekte ekmek yemem için bana baskı kurarlardı. Ekmeği ancak evlendikten sonra yemek yanında yemeye başladım. Hatta yemeğe alışmadığımdan misafir bile gelse sofraya getirmiyordum ilk zamanlarda. Şimdi elimi ekmek dilimine atsam annem kızıyor bizdeyse, yeme kilo aldın zaten diye. İyi de anne, sen alıştırmadın mı beni diyemiyorum tabi:-)

tontontombo dedi ki...

Sevgili terazi, öncelikle hoşgeldin:))
Ben de bir trabzon ekmeğini sandviç yapıp yemek istiyorum, hani obez ustanın elinde olur ya içinden yeşillik sarkan, içine tereyağ beyaz peynir ve domates koyayım bir oturuşta hepsini bitireyim istiyorum:))))) amaaaa integral ekmek, light ekmek, kepek ekmek üçgeninde dolanıp duruyorum.Canım çekti şimdi çıtır çıtır beyaz ekmeği