Green Juice her şeyi affeder mi?

Dün akşam saat 6'da yeme işinin sonuna gelmiştim. Yeşil çayım vardı sadece elimde keyifle de içiyordum.

Sonra zil çaldı, eşim döndü iş gezisinden.

Elinde de kocaman bir paket! Gözlerimin sorar ve kızar bakışlarından hemen anladı ve "ben almadım, hediye ettiler; ne yapsaydım, almasa mıydım?" diye sıraladı cümleleri.

Aslında Hatay'a gideceği belli olunca "dur ben sana liste yapayım; tuzlu yoğurt, kabak tatlısı..." dedim ve durdum! Durdum çünkü en son, hediye gelen Hatay tuzlu yoğurdunu sabah kahvaltısında nasıl zevkle ve tek başıma yediğimi hatırladım. Saf zeytinyağında döndürüp, bol acı toz biberle ve yanında bilmem kaç tane kızarmış ekmekle, bana bana... Off ki of! Hatay'ın kabak tatlısı ise zaten mâlum, anlatılmaz, sadece yenir ve üstelik çerez gibi...

"Yok, yok, sakın ama sakın bir şey getirme!" diye tembih üstüne tembih ettim, havaalanı kapısında bile sürdü tembihim. Ama yok işte; tuzlu yoğurt değil ama kabak tatlısı gelmişti!

İşte bu girizgâh, dün gece işlediğim günahın sebebini anlatmak için.

Bitmedi.

Arkasından, Hatay'la hiç ilgisi olmayan bir şey daha geldi.

Ayçekirdeği!

Tatlıdan sonra içim bayıldı ve bastırsın diye bilmem kaç avuç ayçekirdeği yedim; Tadım Kırmızı Paket! Bu ara canım -özellikle akşamları- ayçekirdeği istiyor. Neyse, paket bitti! Eşim yenisini alana kadar rahatım!!!

Neyse ki, alkali beslenmeye göre; sabah bunu hücrelerimden bertaraf edebileceğim "yeşil sebze suyum" var !
Da...
Yeşil her şeyi affeder mi gerçekten, bilmiyorum!