25 Nisan 2015 Cumartesi

#degisimgunlugum-27



Avokado, geç tanıştığım lezzet.

Buldukça, aldıkça menüme katmaya çalışıyorum.

Marketlerde biraz pahalı. Biraz mı?! Epey pahalı :( Geçen gün Instagramda okudum, Migros'da tanesi 5tl imiş! Açıkçası o fiyata almazdım ama bizim semt pazarında 4 tanesini 10 tl'ye bulunca, stok yapmamak olmazdı  :)

Sabah kalkınca önce 1 kocaman bardak limonlu su.

Sonrasında da yine kocaman ama kocaman 1 veya 2 bardak (elimin kararına göre ki az sıkmayı hâlâ beceremiyorum) sebze suyu.

Yine IG'da okudum ki; katı meyve-sebze sıkacağında hazırlanan sebze suları (ki bu iş için slow juicer denen makineler aslında çok daha iyi), posasız olduğundan sindirimi tetiklemediği için, blendırda smoothie tarzı hazırlanan sebze sularına nazaran çok daha uzun süre tok tutuyormuş. Gerçekten de öyle! Sabah sebze suyumu içtikten sonra ilk öğünümü yapmak için 4 saat bekliyorum çok rahat.

Bugün hayvansal protein günü.

Bu günlerde ilk öğünümü illâ ki kahvaltı olarak yapmak istiyorum. Peynir çeşitleri, 2 yumurta, limon-karabiber ve zeytinyağlı avokado, zeytin, badem, kış için hazırladığım domates sosu, yeşillikler ve yeşil çay ile keyif saatim oluyor bu ilk öğünüm.

Son öğün için ise dışarıdaydık ve maalesef rota biraz şaştı! Kuşbaşılı pide, lahmacun, üstüne 2 çatal künefe ve eve gelince de yeşil çayın yanında eşimin Maraş'dan getirdiği fıstık ezme, hem de 2 parça!

Bu akşam hâlim hâl değildi! Hem gereksiz, hem de çok geç saatte yedim! Kadınlık halleri; hormonlarımda bütün suç, bende değil deyip suçluyu buldum ben!

Midem ağır olsa da, neyse ki sabah içtiğim sebze suyu ve gün boyunca tükettiğim limonlu ve elma sirkeli alkali sularım vicdanımı bir parça hafifletiyor!


Hiç yorum yok: