22 Kasım 2013 Cuma

Hedef 2014: 82. Gün

Merhaba.

Başlıktaki sayılar bir bir artarken, hedefe kalan sayı da gün be gün azalıyor. 80 günü arkada bıraktık bırakmasına da, katettiğim mesafe nedir diye bakıyorum; bir arpa boyu yol gitmemişim! Tam aksine; iştahta önüne geçilemez bir açılma, bir boşvermişlik ve "amaaaan, ben böyle de güzelim" havaları (ki en tehlikelisi budur) ve fakat bununla beraber için için yaşanan "ya, sen ne yapıyorsun kızım!" kızgınlığı. İşte o kızgın sese nispet etmek için, inadına yemelerle başlayan kısır döngüdeyim belki de şu an (biri kısır mı dedi :)))

Ama şunu da çok iyi biliyorum ki; şu anda benim yaşadığım bu boş vermişlik şımarıklıktan. Başladığım zaman deli bir iradeyle başardığımı biliyorum. Kafama koyduğum zaman, sonuna kadar götürdüğümü biliyorum. Sadece şu anda zamanını bekliyorum. O zaman ise -hep olduğu gibi- yumurta kapıya dayandığında gelecek, ben tutuşacağım ve o hızla  yola koyulacağım :))

Hayat çok hızlı akıyor bu aralar. Hep hızlıydı da, şimdilerde daha bir takip edilemez oldu! Bu akşamki "öğretmenler günü yemeği" için işleri biraz karıştırmışlar. Dün öğlene adar; menüden müziğe, akıştan salon düzenine kadar bir dizi konuyu tekrar ele almak ve planlamak gerekti. Annem kıyafet almak istediğini söyledi ve çarşıya benimle çıkmak istedi. Akşam için ekstra bir doğum günü daveti çıktı ve onun için alışveriş yapma işi doğal olarak benim oldu. Yatılı oğlum eve bir gece erken gelmeye karar vermiş, öyle olunca akşam yemeği için planladıklarıma ilaveler yapmak şart oldu... vs... vs... Geceleri artık fiziksel yorgunluktan ziyade, ruhsal olarak dinlenebilmek için yatmak istiyorum. Gerçi bu sefer de rüyalar peşimi bırakmıyor. Çoğunu hatırlamıyorum ama sabah uyandığımda savaştan çıkmış gibi hissettirdiği için, hatırlamaya çalışmaktansa bir an önce kafamdan silmek istiyorum.

Bu sabah kuaförümle randevum vardı. Çıkmadan, 24 Kasım sebebiyle öğretmenlerimize yapacağımız minik ikramların organizasyonlarını yaptım telefonla. Tek tek dolaşmama gerek kalmadı neyse ki... Kuaför sonrası yapacağım işleri de telefonla halledince, vaktim bana kaldı ve eve geldim. İşte bu yoğunlukta, oturup blog yazabilmemin sebebi bu :) Bir şeyler atıştırıp çıkacağım, yemek için son hazırlıklara bakmam lazım.

Diyet yazmıyorum çünkü yazacak bir şey yok! Bu yazıyı yazarken oturdum 1 kase daha aşure yedim. Hülya'cım; canım benim... Asıl sen kızma bana. İnan bu hallerim geçici. Hem ne zaman kahve içiyoruz, sen onu söyle bana :)

Bu akşam Almanya'dan eşimin ahbapları geliyor. Akşam yemekte olduğumuz için, yarın sabah kahvaltıya almam lazım onları. Gittiğimizde çok ilgilenmişlerdi sağ olsunlar. Bu arada yarın sabahki öğretmenler günü için yapılacak kahvaltı organizasyonu iptal oldu.

Yarın ayrı bir koşturmalı gün ya, Allah sağlık versin koşturalım diyeyim; bu karman çorman yazıyı da burada bitireyim.

Zihnimin nasıl bulanık olduğu yazıdan da belli...


3 yorum:

Adsız dedi ki...

HÜLYA:
Sen ne zaman istersen içeriz kahveyi...
Motivasyon ile ilgili bir çalışma yapmıştım bir aralar. Başarıya ulaşmış insanların çoğu işe başlayacakların da zaman kaybetmeden başlarlar ve süreç içinde planlarını geliştirirlermiş. Bunu okuduğumda çok şaşırmıştım. Sürecin olgunlaşmasını beklemek gerçekten çok şey kaybettiriyordu düşündüğümde. fakat bense bunun tam tersi her plan yapılmalı, içimdeki o duygu olgunlaşmalı, kendimi hazır hissetmeliydim bir işe başladığımda. Sonra bu öğretiyi kendime sık sık söyledim ve sen bekleyebilirdin ama zaman seni beklemiyordu. ÇOK ŞEY KAZANDIM... Bir çok anlamda. Hala yapamadığım noktalar var ama. Eskisine göre çoook iyiyim. Dahada iyi olacağım bu anlamda...
Bir hayat tecrübesi, bir bakış açısı.
Sana sevgilerimi yolluyorum. Nasıl bir dostluk oldu bizimkisi, ön yargısız, sımsıcak...
Sana kızmak ne mümkün... Senle bir şey olsa insan önce kendine bakar ben ne yaptım diye... Çünkü söylediğin yazdığın her söz ölçülü, düşünülmüş, tartılmış da çıkmış... Bu sebeple benimde iyi niyetlerle yapılan söylemlerimi içinde birilerini incitecek bir şey varsa affedelim olur mu?
SEVGİLER......

SKINNY dedi ki...

Teraziye yazdığın yorumu üzerime alındım

Adsız dedi ki...

HÜLYA:
fıstığım sayfana da yazdım ama benim bunlar kendi yaşamımdan kesitler...
Yola çıkamamak....