18 Ağustos 2013 Pazar

Benden haberler...

Henüz eve dönmedim, yani bloguma... Ama bir uğrayıp bakayım, kapı pencere açayım, havalandırayım yavaş yavaş dedim. Çünkü her ne kadar dönüşü eylül olarak planlamış olsam da, aslında bayram sonrası dikkât moduna geçmeyi istiyordum. Bayram bitti, hadi pazar-pazartesi geçsin; geçti. Salı günü baktım aylık misafirim gelmiş, hadi o da bitsin; bitti. Derken bugün Pazar'ı da geçireyim, yarın 19 ağustos itibariyle "azıcık" dikkat etmeye başlayacağım :) Sevindiğim tek şey, pas tutan bacaklarımı bir haftadır çalıştırmaya başladım.

Bu arada mecazi yaptığım "eve dönmedim" girişi aslında gerçek hayatımı da yansıtıyor. Ben hâlâ İstanbul dışındayım. En erken Eylül başına, belki de okulların açılışından önceki haftaya kadar da buralarda kalacağım bu gidişle...

* * *

Arife sabahı vardık Bodrum'a... Son birkaç senedir Ramazan Bayramlarını Bodrum'da Kayınvalidemlerle, mâ aile birlikte geçiriyoruz. Eşim bayramdan 2 gün sonra İstanbul'a döndü, mâlum iş güç. Benim de işim gücüm var ama kadın olunca önce annelik geliyor. Çocuklar kalmak istedikleri için, ben de mecburen onlarla kaldım. Çok detay anlatmayı sevmem ama kısaca özetlersem; evde hava sabah akşam parçalı bulutlu, diğer zamanlar nispeten güneşli :) Neyse ki ablam-görümcem- var da, biraz daha kolaylaşıyor bazı şeyler... Mesela sabahları herkes uyurken yürüyüşe çıkıp, dönüşte sıcak poğaça ile deniz kenarında kahvaltı; güne pozitif ve dayanıklı başlamak için çok iyi geliyor. Ya da saat gecenin 11'i de olsa -ki işimiz ancak bitiyor- gece yürüyüşüne çıkmak ve deniz kenarında, dalgaların sesiyle çok geç saatlere kadar oturmak... Bir de buradaki yaz konserleri, kendimize verdiğimiz en büyük ödüller :) Dün gece Volkan Konak vardı, bu gece de Sezen Aksu. Gerçi iki gece üst üste konsere gitmek, evin psikolojisini biraz sarsabilir ama ne yapalım, tarihleri biz tayin etmedik ki! Bir de 25 Ağustos'da Müjdat Gezen Tiyatrosu var. Onu da izlemek istiyorum ama bakalım kısmet...

* * *

Son haber de çocuklarımdan... En büyük oğlum üniversite, en küçük oğlum da lise giriş sınavlarına hazırlandı bu sene. Aslında şimdi düşününce zor bir seneydi, hem onlar, hem de ebeveynler olarak bizler için. Çok şükür ki, her ikisi de istedikleri-istediklerimiz gibi sonuç aldılar. Küçük oğlum, abisinin okulunu kazandı ve abisinden aldığı bayrakla bu sene o başlayacak yatılı okumaya... Büyük oğlum ise, istediği bölümü kazandı ve bu kazandı belgesiyle şimdi lisans eğitimini Almanya'da sürdürecek. Sanırım Ekim'le beraber, bize bir kapı da Almanya'da açılacak. Darısı, lise ve üniversite için ikinci ve üçüncü yerleştirme sonuçlarını bekleyen çocuklarımıza... Allah herkes için hayırlısını nasip etsin.

* * *

Şimdilik bu kadar olsun. Yine yazarım diyorum, istiyorum, yazamıyorum; vakit olmuyor ama 2 Eylül Grubu için, ağustos'un son haftası yazarım inşallah. Ne yapacağız, nasıl yapacağız; konuşalım. O vakte kadar, her şey gönlünüzce olsun, her şeyin hayırlısı olsun...

Sevgilerimle







8 yorum:

ömür dedi ki...

maşallah çocuklarına hep böyle devam ederler inşallah,darısı benim kızların başına ,gerçi benimkiler daha yolun başında büyük kızım eylülde 3. sınıfa gidecek :)

SKINNY dedi ki...

Terazim 2 eylul grubuna beni yaz. pazar gunu tartilma gunu olsun ve herkes o hafta ve toplamda kac kilo verdigini bloguna yazsin. Birbirimize destek olup, kurtulalim su kilolardan..

Adsız dedi ki...

sevgili terazi bu sicaklarda dikkat etmek cok zor. sanki hic doymak bilmiyorum.
nutella kavonozun etrafinda dolanmiyorum hemen bir dilim ekmek le idare etmeye calisiyorum.
ben alkali olmaya da dikkat ediyordum ama sicaklara veriyorum bir türlü olamiyorum.
oglanlarin basarilarini kutlarim.
bizler icin cocuklarin egitimleri önemli.
hoscakalin
ayla

Mucize dedi ki...

Tatilinin keyfini cikar, Eylule tam anlamiyla donusunu bekliyorz. Cocuklarinin basarisi icin tebrik ederim, sizi hep boyle gururlandirmaya devam etsinler.

Terazi dedi ki...

Ah, Ömür'cüm; vakit nasıl hızla geçiyor bir bilsen. Ne zaman büyüyecek bu çocuklar derdim, şimdi nasıl özlüyorum onların bebekliklerini, hatta en haşarı zamanları, çocukluklarını...

Dün denizde ortanca oğlum -ki kendisi 16 ama ailenin en irisidir maşallah-; anne beni taşısana dedi. Kucağıma aldım, denizin de yardımıyla :)) Koca bebeğim, seni en son ne zaman böyle kucağıma almıştım dedim.

Torun zamanı yaklaşıyor galiba :))

Terazi dedi ki...

Skinny'cim; 2 Eylül Pazartesi günü başlıyoruz.

Bugün veya yarın -inşallah- bir yazı yazacağım bloga, pazartesi ile ilgili.

Terazi dedi ki...

Sevgili Ayla, ben de aynı durumdayım. Normalde sıcaklarda insan pek yemek yiyemez ama bana sıcak falan tesir etmiyor!

Eylül deyip duruyorum başlamak için ya, inşallah kıvırmam :))

Terazi dedi ki...

Sevgili Mucize'cim; Allah herkesin evladını muvaffak etsin, bizimkiler de beraber...

Yarın döneceğim kısmetse ama dönüşte beni öyle bir mücadele bekliyor ki; o koşturmaca içinde düzenli beslenmek ve birkaç aydır alıştığım "sınırsızlık"tan sıyrılmak hiç kolay olmayacak.

Bakalım; niyet edelim de, Allah Kerim.