14 Şubat 2013 Perşembe

2. Dönem: 44. Gün

"Hayat, biz planlar yaparken başımıza gelenlerdir..."

Bazı sözleri çok seviyor ve sıklıkla da kullanıyorum. Yukarıdaki söz de sevdiklerimden...

Bugün için eşim plan yapmış; işten falan yok, 2 günlük kaçamak yapacağız. Yalova-Gemlik üzerinden Armutlu, ertesi gün de Çınarcık üzerinden dönüş... Tamam, harika :)

Fakat dün akşam iş çıkışı eve varmadan telefonum çaldı. Kayınpederim rahasızlanmış, hastaneye kaldırmışlar... Akşamın ilk saatleri sıkıntılı geçse de, sonrasında gelen haberlerle rahatladık neyse ki...

* * *

Bütün gece bir proje için geç saatlere kadar bilgisayarımda çalıştım. Yatınca bir müddet uyuyamadım ve sabah oğlumu kaldırmak için alarm çaldığında, sadece 4 saatlik uykum vardı, başım çatlar gibi ağrıyordu.  Çocukları peş peşe geçirdim, arkasından da eşimi... 2 günlük olamayacak ama günübirlik bir program yaparız, öğleye doğru ararım dedi çıkarken...

Aslında evden dışarı çıkmak istemiyorum; eşim grip, benim başım kötü... Yattım uyudum fakat ara ara çalan telefonlarla uyandığımdan mıdır bilmem, öğleyin kalktığımda başımda hiç hafifleme yok...

* * *

Bugün normoproteine başladım ya, sabah yağsız süt+herbalife ile yaptım kahvaltımı...

Öğle yemeğimde et ve sebze olmalı ama et istemiyor canım, ben de karnıbaharlı yumurta (bunun tarifini yazmalıyım bir ara...) yaptım ve 1 kupa bitki çayı eşliğinde yedim. Arkasından da ağrı kesici içip uzandım ve eşim aradı, hadi yemeğe gidiyoruz diye... Ben yedim, sen de ye bir şeyler, kahve içeriz dedim. Neyse; programım bozulmadı, ucuz atlattım diye bir yandan da sevindim...

Gezdik, dolaştık, kafelerde oturduk, sahilde yürüyüş yaptık; eşimin içecek ile ilgili tüm tekliflerini kabul edip, yiyecek ile ilgili olanları nazikçe geri çevirdim.

Tâ ki; "şimdi sen benimle pasta yemeyecek misin?" diyene kadar... Neden kasıyorsun bu kadar diye kızdım kendime, neden anı yaşayıp tadını çıkarmıyorsun? Bir varız, bir yokuz; bırak seneye ne olacağımızı, bir dakika sonramız meçhulken, bırak kendini...

Bıraktım kendimi :))

Marina'da kahve ve pasta ile keyif yaptık, sonra bir kahve de tek bir cigara keyfi için... Akşam için yemek ve türkü-bar planını, iyileştikten sonraki bir akşama erteledik; yemeği evdeki diğer sevgililerimizle yedik.

Bu arada gün içinde, sevgiyle andığım ve beni sevgiyle andıklarına inandığım arkadaş ve dostlarla konuştum.

Her ne kadar bugüne dair bir tüketim çılgınlığı empoze edilse de, bugün bir sembol aslında; sevgimizi söyleyebilmek için bir fırsat, bir vesile...

Değerlendirebilene ne mutlu...





2 yorum:

...Bebişlerim... dedi ki...

Değerlendirenlerden olduğum için mutluyum... :)

Terazi dedi ki...

Ne güzel, ne mutlu size :))