31 Ocak 2013 Perşembe

2. Dönem: 30. Gün (2)

... bölüm 2...

Spor'da bugünü de 10.000 adımı tamamlayarak bitirdim:

10.000 adımı geçince altta sevindirik bir figür çıkıyor, yuppiii der gibi hareketlerle...



  • Öğleyin okul çevresinde 2 tur, yaklaşık 30 dk.
  • Akşam eve geldikten sonra mini bike'da 2x30 dk. pedal çevirme
Akşam yemeğinde dışarıdaydık. Sebzemi yanımda götürdüm, ana yemek tercihim en yağsız olabilecek bir çeşittendi. Yemek sonrası; kadayıf, künefe ve sütlaç siparişlerine tabi ki dahil olmadım. Şekersiz böğürtlenli sakızımdan minik bir ısırık yeterli oldu bana...

Sonrasında sinema... Salondan girdik ve havaya çökmüş o ağır ama missss koku sardı beni; pop-corn kokusu! Sofradan yeni kalkmış da olsam, patlayana kadar da tok olsam, hiç farketmez; 1 kova pop-corn'u verin bana, bakın bakalım ne oluyor! O derece seviyorum...



Büfelerin arasından geçip, bir an önce koltuğuma geçeyim, tehlikeyi savuşturayım derdindeyim. Tam salona girdim, baktım bir genç arabayla girişte pusu kurmuş, pop-corn satıyor! Film başlayana, ışıklar kararana kadar da gitmedi salondan... Almadım ama yanından geçerken fotosunu çektim mısırların :) Eminim ne o çocuk ne de seyirciler anlamlandıramamışlardır (of kelimeye bak!) mısırların fotoğraflarının çekilmesini...  Bir ara niyeti bozdum, arada nasılsa benim küçük mısır canavarım gider alır, ben de bir avuç yürütürüm yine dedim. Fakat çok sıra vardır diye O da çıkmayınca arada, hasarsız bir sinema gecesini atlatmış oldum :)

Bu arada gittiğimiz film Cem Yılmaz'ın filmi. Biliyorsunuz, sahnedeki gösterilerinin beyazperdeye taşınmış hali. Nerede okuduysam, kimden dinlediysem; şöyle komik, böyle güzel, gülmekten karnımız ağrıdı, 2. defa da gidilir... tarzı söylemler... Size 2 farklı bakış açısı:
  1. Hemen sağımda oturan kadın! Yanında eşi, erkek arkadaşı, her neyse... Film başladı. Bir süre sonra huzursuz, kıpırdanıp durmaya, eşine vık vıklamaya başladı... Of'lar, puf'lar... Bir ara birine telefon açtı. "Yeaa, işte adam konuşup duruyoo; biz de mal mal seyrediyoruz... Hiçbişi yok yeaa..." tarzı muhabbet! Ya sabır, ya selamet! Solumda eşim olmasa, biliyorum söyleyeceğimi: "geldiği filmin içeriğinden bihaber olursa bir insan, mal sıfatı ona daha çok yakışır" diyeceğim; diyemiyorum! Sadece bir-iki ters bakıyorum da kapıyor telefonu... İkinci yarıda da mesaj  falan attı can sıkıntısından... Telefonunun ışığı yandıkça ve gözüme battıkça, ben de ters ters baktım ama ne fayda... Film stand-up gösterisi ve konsantrasyon bozulunca yakalayana kadar bir süre geçiyor haliyle...
  2. Hemen arkamızda oturan bir grup gencin içinde "en neşelisi, en gür seslisi, en bol güleni, olura olmaza huuuhhaaaahaaa diye kahkaha patlatanı..."; eşimle küçük oğlumun tam arkasında oturan "sizi bu gece sayıyla mı verdiler bize" dedirten renkli kişilik! Allah'ım yok delireceğim. Gülmek istesen de gülemiyorsun çünkü arkanda senin yerine, hatta tüm ailenin ve bazen tüm salonun yerine gülme kapasitesine sahip biri var! Bu kadar mı anıra anıra gülünür ya! 1. yarı bitti, ışıklar yandı; biz tüm aile döndük arkaya baktık; bu muhteşem sesleri çıkaran şahsı tanıyalım diye... Hani anlar da belki utanır diye... Yok, tam tersi; "ayy, çocuk ne keyifli izliyor, helal valla..." diye bir düşünceyle baktığımız zannetmiş olacak ki; 2. yarıda hiç değişiklik yok! Bir de 2. izleyişiymiş, bir sahne geliyor mesela; "bak şimdi, bak bak, burası çok güzel" diye yanındakilere tüyo vermeleri var, hepten kopartıyor seni! Bekliyorum benim çocuklar veya eşim bir şey desin... Çünkü arkadaki genç grup; ben bir şey derim, onlar da ters bir şey söylerler, hadi bizdeki 5 erkek (+1 kardeşim) için al başına belayı... Derken son kahkasından sonra eşimin arkaya dönüp "kardeşim..." demesiyle dayanamadım, lafı eşimin ağzına tıkadım ve atladım; "kardeşim biraz yavaş olur musunuz lütfen! bütün gece sizi dinledik! biraz yavaş ama bu kadar da olmaz ki..." Sesli bir şekilde cıkcıkcık'layıp önüme döndüm. Ve bitti! Her şey normalleşti. Film bitince de "çok güzeldi yaaa, 3. ye de gelir izlerim..." dedi ya; "neşene sağlık arkadaşım" diyesim vardı ama yutkundum!
Bence film;
  • Bazı sahneler gerçekten çok güzeldi ve çok güldüm.
  • Fakat genele yaydığımda; ya çok güzel, çok güleceğim şartıyla gittiğim için  umduğumu bulamadım. Ya da yanımdaki ve arkamızdaki "olumsuz" etkenlerden dolayı konsantre olamadım ve bu yüzden umduğumu bulamadığımı söylüyorum. Çünkü dediğim gibi bu bir stand-up gösterisi; normal film değil ki aralarda gözün kulağın veya kafan başka yere kaysa da, hemen geri dönüp toparlayasın... Bir cümle veya kelimeyi kaçırdın mı, arkasından gelen espriyi anlaman zorlaşabiliyor...
Fakat şurası kesin ki;

Bundan böyle bir stand-up gösterisini ya canlı performans olarak sahnede izlerim ya da DVD'sini alır, evimde izlerim. Fakat asla bir sinema filmi olarak sinemada değil...

1 yorum:

Benim dedi ki...

Valla konu Cem yılmaz ya da Şahan oldu mu her kelimesine gülmeliyim şartıyla sinemaya giden insanlar var memlekette.Adam ismini söylese kahkahalara boğuluyorlar :).Senin bu anlattıklarının hemen hemen aynılarını yaşadık bizde geçen hafta ,senin dediğin gibi neşelerine sağlık :)