21 Aralık 2012 Cuma

2. Dönem Hazırlık: 19. Gün

Şimdi bir kahve molası verdim ve oturmuşken de birkaç satır yazayım dedim :)

Malum İstanbul'da kar tatili var bugün ve tüm çocuklarım evdeler çok şükür...

Çocuklar büyüdükçe paylaşımlar da artıyor, ebeveyn-evlat ilişkisinde de farklı bir boyut başlıyor diye düşünüyorum. Büyüyorlar ve ben onları daha çok özlüyorum, evde olmalarından inanılmaz mutlu oluyorum. Bebeklik fotoğraflarına baktıkça, videoları izledikçe içim bir tuhaf oluyor. Zaman çok hızlı geçiyor arkadaşlar. En küçük oğlum 1. sınıfı bitirdikten sonra çalışma hayatına geri döndüm, yani büyümelerinin her anında onlarlaydım ama şimdi diyorum keşke biraz daha "farkında" olsaymışım onların bebeklik ve ilk çocukluk dönemlerinin kıymetinin... O zamanlar peş peşe üç çocuk nasıl zorluyordu, üçü bir ağızdan ağlarken ben de onlarla ağlayıp eşime telefon ettiğimi bilirim, yetiş diye... :)) Şimdi gülüyorum o hallerimiz aklıma geldikçe... Boşuna değilmiş o lâf diyorum; "insan çocuklarını büyütürken kaçırdığı ve belki tam olarak anlayamadığı lezzeti, yıllar sonra torunlarında bulduğu için; torunlar çok kıymetli oluyor..." Bakar mısınız, torunlar falan diyorum; iyice duygusala bağladım sanırım :) Geçelim...

* * *

Sabah geç kalktıkları için, kahvaltı sofrası da 'pazar kahvaltısı' kıvamında oldu. Ben erken kalkıp, kahvaltımı -öğünlerin saati şaşmasın diye- saat 8.30'da herbalife ve süt ile yaptığım için, onların kahvaltıya oturduğu saatte acıkmıştım. Masadakilere bakıp bakıp yutkunup, sadece 1 bardak yeşil çay içerek sofradan kalktım ve 1. raundu kazandım :)

Sonrasında "anne bugün bize neler yapacaksın" deyip siparişlerini sıraladıkları için, kahvaltıdan sonra mutfağa girdim. Dünkü yazımda bahsettiğim "anne, yapma; yemeyiz..." sözü artık büyüdükleri için tersine döndü ve "anne, yapsan da yesek..." haline geldi. Artık koca insanlar oldular, damak zevkleri de, iştahları da gelişti :) Tabi onlar bilinçli gençlik; hem ölçülü yiyiyorlar, hem de sporlarını yapıp formlarını koruyorlar.

2. raund fırından çıkan kıyır ötesi kurabiyelerle yaşandı. İnanılmaz güzel koktu ve hâlâ öğle yemeği saatim gelmediği için açtım! Bir de yeni tarif denemişim, tadını merak ediyorum. Servis tabağına aldığım kurabiyelerin, tepside kalan kırıntılarından attım ağzıma...!!!!????!!!! Tabağı alıp odaya geçsem kimseye çaktırmadan deyip kendime şaka yaptım ama gülmedim :( Neyse... Çok zordu ama bunu da atlattım!

Neyse ki öğle yemeği vakti geldi... Afiyetle yedim yemeğimi, üzerine bitki çayımı içtim. Akşama bir sınav daha var ama bu daha kolay olacak sanırım.

Aslında ciddi düşünürsek, keşke her sınav böyle basit olsa demek lazım. Çünkü hayatın her anı zaten sınav; biri başlar, biri biter...

Herkese çok güzel bir hafta sonu dilerim; sevdikleriniz ve sizi sevenlerle...

2 yorum:

ömür dedi ki...

Öncelikle tebrikler kaçamak yapmadan atlatmışsın :)
Çocuklat konusunda bende benzer düşünceler içindeyim,zaman çok çabuk geçiyor ve ben heranlarını aklıma kazımak istiyorum ama olmuyor malesef, zamanı da durduramıyoruz...

Terazi dedi ki...

Sevgili Ömür; galiba en güzeli anı doya doya yaşamak, kucakta sevme yaşları geçmeden, bol bol öpüp okşamak... Bir de şimdiki aklım olsaydı, daha çok fotoğraf, video çeker ve günlük tutardım diye düşünüyorum. Gerçi ara ara yazmışım ve şimdi dönüp okuduğumda çok mutlu oluyorum.
Allah acılarını göstermesin, sağlık versin cümlemizin çocuklarına, bizimkiler de beraber...