20 Aralık 2012 Perşembe

2. Dönem Hazırlık: 18. Gün

İşler yoluna giriyor yavaş yavaş, yani öyle umuyorum.

Bugün tüm öğünler vaktinde yendi, acıkma yok, bol su içiyorum, kahveyi de 3 fincanla sınırlamaya çalışıyorum, yeşil çay da 3-4 kupa bazen 5...

Ama canım tatlı istiyor, ardından tuzlu, sonra yine tatlı... Geçmedi bu his. Hele de böyle karlı, puslu, yağmurlu havalar beni mahveder azizim...

Hep bu havalarda depreşir mutfak tutkum;

- Çocuklaar, size ne pişireyim? Kek mi, kurabiye mi? Börek mi, poğaça mı? Yanına da kısır? Mis gibi çay yaparız, ananeni de çağıralım.
- Yok anne, istemeyiz.
-Aaa, çocuğum olur mu? Ben şimdi yapıveririm...
-Ananemi çağıralım ama bir şey yapma...

İstedikleri kadar "yapma" desinler, kafada planlar yapılmış bir kere; bir tatlı, bir tuzlu, bir salata... Yapılacak ve bu soğuk havada sıcacık çayla yenecek :)

Yani "-idi"...

Geçmiş zaman...

Geçmiş zamanın hikâyesi böyleymiş de, lâkin şimdiki zamandayız...

Şimdiki zamanın hikâyesi yazılıyor şu anda ama ben bu hikâyeye giriş yapamadım henüz...

Hiç yorum yok: