16 Nisan 2012 Pazartesi

Değişim Günlüğüm / 1. Tartı Günü Analiz

Yaptıklarım:
  • Sabah, öğle, akşam olmak üzere 3 öğün yedim.
  • Sabah 'klasik' kahvaltı etmemeye "90 Gün Diyeti" ve "Ezgi'nin sayfasından alarak yaptığım detoks" sayesinde idmanlı olduğumdan; hiç zor gelmedi.
  • 200 ml. yağsız süt ve herbalife toz karışım, 3 hafta boyunca kahvaltım oldu. Herbalife'a karşı yıllar öncesinde kulağıma çalınan şeylerden dolayı önyargılı olsam da, bir süre kullanmak durumundaydım ve alıştım. Tok tutan ve lezzetli bulduğum bu formülü, sağlıklı olduğundan emin olsam-ki insanlar ikiye ayrılmış durumdalar bu konuda-, normal yeme düzenine geçtiğimde de arada kullanmak isterim.
  • 3 hafta bounca, öğle ve akşam için; "et+salata" veya "etli sebze yemeği" yedim. Et ve sebze bana özel olarak ölçülendirilmiş, miktar çok ama çok fazla... Her seferinde bitirmek için mücadele etmem gerekti.  Dolayısıyla da aralarda hiç acıkmadım. Yemeklerden sonra, karnım tıka basa dolu olmasına rağmen tamamen alışkanlıktan "beynimin arandığını" hissettiğim anlarda 1 kupa bitki çayı iyi geldi.
  • Sirke, limon, baharat çeşitlerini istediğim gibi kulladım. Tuz; kaya tuzu olarak ve çok ölçülü...
  • Yağ konusu çok hassas... Salataya veya sebze yemeğine 1 tatlı kaşığı... Etlerin de yağsız olması gerektiğini söylemeye gerek yok.
  • Su - tüm diğer içilen sıvılar hariç- en az 2,5 lt. Başta 2,5 lt. zar zor içerken, sonraları 3-3,5 lt içmeye,  hatta şimdilerde 3 tane 1,5 lt.lik şişe bitirmeye başladım. Tabi bu konu da tartışmalı: bazı otoriteler ne kadar çok su içerseniz o kadar faydalı derken, bir kısım da "fazla su içip böbreklerinizi yormayın" demekte...
  • "Haftada en az 3 kez 1 saatlik yürüyüş"... İşte bu en zayıf olduğum konu oldu. 1. hafta 2 kere, 2. hafta 2 kere, 3. hafta 4 kere yürüyebildim. Kalan zamanlarda masa başı, durağan tempo..
  • Sabah multi vitamin, öğle potasyum granül veya efervesan tablet, akşam C vitaminli kalsiyum aldım.
  • Oluşması muhtemel ağız kokusuna karşı "şekersiz sakız" çiğnedim. Ayrıca açlıktan değil ama alışkanlıktan dolayı yeme dürtüsü belirdiğinde de şekersiz naneli küçük bir parça sakız iyi geldi...
  • Özellikle akşam yemekleri sonrası, çay seremonisi ve yanındaki bütün kışkırtıcılara karşı; önce bir parça sakız, sonra 1 bardak portakallı kalsiyum içeceği ve son olarak da bol bitki çayı ile kendimi avuttum.
  • Sade Türk kahvesi... En zor başedeceğim sofralarda, en zorlu zamanlarda, kendime verdiğim ödül oldu. Fakat sayı üçe çıkıp, dört beş de istenir olunca, kahveyle beraber telvesini de parmaklama isteği uygulamaya dönüşüp midem sinyal verince, 2 fincana düştük yine zor da olsa...
Yapmadıklarım;
  • Öğün atlamadım.
  • Asla bilerek liste dışı yemedim (Bilerek yemedim ama bilmeden bir kaç gün üst üste nar ekşisi kullandım salatalarda... Yasakmış! Bir daha da yemedim).
  • Şeker -tabi ki- kullanmadım.
  • Peynir veya yoğurt yemedim.
  • Patates, havuç, bezelye, yer elması, brüksel lahanası, mısır, kırmızı domates, (taze) kırmızı biber, baklagiller, kuru veya taze meyve yemedim.
  • Bir çatal makarna, pilav, ucundan da olsa kek, börek, çerez, kurabiye, vs. yemedim. "Çok çok ufak bir lokmanın bile bu sistemi tersine çevireceği" uyarısını beynimin bütün kıvrımlarına yazdım, kuralların dışına çıkmadım.
  • 3. haftada "sporu hiç olmazsa gün aşırı yapmaya başlarım" dedim ama yapamadım:(
  • Aralarda tartılmadım.

Galiba bu kadar... Unuttuklarım olursa eklerim.




2 yorum:

Adsız dedi ki...

wow ... canim ne kadar cok disiplinli olmussun sen .... onu yemedin bunu tatmadin ... liste disina cikmadin ... okurken sürekli kendimle kiyasladim ... ben senin yaninda sinifta kaldim :) kesin basaracaksin bu kez ... ben bundan eminim ... azminin devami hic kesilmesin ... daha nice güzel blue jeanler ve capriler giyeceksin sen :) sevgilerle Meltem

Terazi dedi ki...

Canım, evet haklısın... Kendime ve bana inanlara verdiğim sözü başka türlü tutmam mümkün değildi. Bu yüzden "disiplin" bu seferki mücadelemde baş köşeye koyduğum kavram oldu. Ama çok da iyi oldu :)