2 Haziran 2009 Salı

yeniden öğrenciyim...

Öğrenci olmayı çok seviyorum, bunu da hep söylüyorum. İnsan öğrendiği sürece, kendini yeniden yeniden donattığı sürece diri kalır, biliyorsunuz..

Şimdiki öğrenciliğim ise biraz daha farklı: hayatı yeniden öğreniyorum.. Biraz tuhaf oldu ifade galiba ama gerçek bu.. 40'ımdan sonra; doğru bildiğim yanlışlar, yanlış bildiğim doğrular ve doğru bildiğim ama yanaşmadığım doğrular üzerine master yapıyorum bu sefer.. Çok geniş ve felsefi yönleri de çok derin aslında ama burada paylaşacağımız kısım "Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur" sözünden hareketle, "sağlığımız"..

2007 senesi sağlık anlamında benim için pek parlak geçmedi. Zaten varolan sağlık problemlerime eklenen başka birçok duygusal etken, iyice dip yaşattı bana.. Böyle durumlarda içinde benim de olduğum "obez insanlar" ne yapar? Evet, bildiniz: çareyi yemekte arar.. Ben de öyle yaptım.. Yedim, pişman oldum.. Pişmanlıktan yeniden yedim, yine üzüldüm.. Yedim üzüldüm, yemedim gerildim..

Aşağıya Mehtap'a -ki kim olduğunu bilmeyen kaldıysa birazdan anlatacağım- yazdığım yorumu alıntıladım.. Bu olayı bir insan her gün yaşar ve çözüm üretmez mi? Her gün her gün aynı fikr-i sabit kafada olup, eyleme geçmez mi? Ben geçememiştim ve yemekten ve sinirden patlamak üzereydim:

Her akşam yatarken suçlulukla yatağa girmek ve "bugün de olmadı ama inşallah yarın başlıyorum" masalıyla, huzursuzca ama çook kararlı(!) uyumak... Sabah olduğunda gece kendinize verdiğiniz bilmem kaç bininci sözün dayanılmaz ağırlığı ve moral çöküntüsü içinde bazen daha o "dakika:1-gol:1" durumuyla kahvaltıda veya sonrasında sabah kahvesinde veya tüm gün dayanıp akşam yemeğinden sonra içilen çayın yanında ikram edilen tatlı, pasta, kuruyemişler karşısında "n'apayım.. bugün çok yoruldum, tek keyfim bu, aman yarın başlarım" ile ŞUURSUZCA silip süpürdükten sonra kendine gelmek ve kalakalmak... Bu kısırdöngü içinde yıllar ve yıllar kalmanın ıstırabını, yaşamayan bilemez.. Bu -kendi adıma söylüyorum- bir bağımlılık! Resmen tedavi edilmesi gereken bir hastalık! Her bağımlılık tedavisinde olduğu gibi önce kişinin kendi istek ve kararlılığı, sonrasında doğru tedavi gerekliydi kurtuluş için..
Bu arada sağlıklı ve dengeli beslenme adına devamlı okuyorum, teoride 10 numarayım :)) İş pratiğe, daha doğrusu uzmanların fazlası zarar dediği şeylerden kaçınmaya geldiğinde "0" :((


2007'den bu yana neler oldu hayatımda:
  • İstikrarlı (!) kilo artışım devam etti
  • Kilo aldıkça "nasıl veririm" diye araştırmalarım da devam etti..
  • 2 seanslık diyetisyen maceram oldu ki aynı diyetisyenle daha evvel 14 kilo vermiştim..
  • Motivasyon amaçlı CD'ler, kitaplar aldım..
  • İnternetten "kilo verme" içerikli subliminal mesaj içeren müzikler indirdim, dinledim..
  • Daha evvelki yıllarda denediğim "şok diyetler"i sokmadım hayatıma, daha doğrusu yapamadım, istemedim..
  • 3 günlük Amerikan Kalp vakfı Diyeti'ni denedim 2-3 kez.. Hiçbirinde tam yapamadım..
  • Bir türlü başlayamadım, başlayamadım, başlayamadım...
  • 2009 ile beraber yine "yeni bir insan" olma umuduyla zayıflamaya karar verdim! ama o kadar! bir türlü o pazartesi gelemedi!!!
  • Yine bir gün internette gezerken "Kozmik Beden Temizliği" denen birşey okudum.. İlginç geldi.. Mart ayında evimde yaptım..
  • Bu arada midemde ülser+reflü, troid nodüllerim, ayaklarımda&bacaklarımda problemler, devamlı başağrılarım sebebiyle ilaçlar kullanıyordum.. Doktorum kesinlikle kilo vermemi söyledi..
  • Sağlıklı beslenmeye, bol sebze ve meyve yemeye&yedirmeye çalışıyorum.. ekmeğimi kendim organik tam buğday unundan yapıyorum.. yoğurdumu kendim mayalıyorum, lorumu kendim yapıyorum.. ama bunun yanında günde 3-4 kez çay demliyor, dibini görene kadar içiyorum: yanında ise Allah ne verdiyse... Akşamları yemekten sonra siyah çay+tatlı+kuruyemiş+meyve+vs.. ise değişmez ritüellerimiz.. gece yatış 01.00-02.00.. Gündüzleri işte bilgisayar başında, geceleri ise TV karşısında veya yine bilgisayar başında, o koltuktan bu sandalyeye tarzında bir yaşam...


Ne zaman kadar?

04 mayıs 2009 tarihinde katıldığım "Beden Temizliği" programına kadar..

Bununla ilgili detayları daha sonra paylaşacağım ama öncesinde Nisan sonlarında "tesadüf olmadığını bildiğim" bir buluşmadan söz etmek istiyorum:

2007 yılında Diyet Kardeşliği sitesindeki DKZ grubuna katılmıştım. Bakayım eskilerden kimler var diye gezinirken, burada tanıdığım tubikkoyu ziyaret ettim.. Bu ziyaret beni mehtap ile buluşturdu.. Daldım yazdıklarına... Bir sınıf oluşturulmuş, zayıflamak isteyenlerin öğrenciler olduğu... Kayıtların son günü imiş.. Saate baktım: 23:58.. Nasıl kayıt oldum, nasıl kabul edildim, bilmiyorum.. Ama bildiğim, o sınıfın öğrencisi olmanın beni müthiş tetiklediği...

Kısacası 04 Mayıs 2009 tarihindeki "Detoks Kampı"yla başladığım ve bu sefer "kilo verme" değil "sağlığa kavuşma" odaklı yolculuğum, şu anda Mehtap'ın öğrencisi olarak devam ediyor..

Bir ay henüz dolmadı bile ama herşey çok güzel.. Kendimi son derece enerjik, mutlu ve sağlıklı hissediyorum.. Raporum yarın..

Sevgiyle...

Hiç yorum yok: